Hani, kilomuza ne kadar dikkat edersek edelim bir türlü değiştiremediğimiz gerçekler vardır ya, işte onlar aslında bizim yeme alışkanlıklarımızla ilgili olmayabilir. Anne, babadan ve daha ötelerden gelen genetik, kalıtsal mirasımız aslında bunun temel nedeni. Bu konu ile ilgili geçtiğimiz günlerde bir uzman görüşü aldım. Bu tarz sağlık konularında asla kendim yorumlarımı yazmamaya özen gösteriyorum. Doğru bilgi aktarabilmek adına Superplast Estetik Cerrahi Merkezi’nden Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Coşkun L. Taşçı'nın konu ile ilgili açıklamalarına yer vermek istiyorum.
'' Kilo alırken genetiğimizin etkisiyle aldığımız her 100 gram yağın 60
gramı, basene, bele veya kola alınabilmektedir. Çünkü insan yaradılışı
gereği bir çok kalıtsal özellikle beraber doğar. Örnekleyecek olursak;
toplamda 100 gram yağ depomuz varsa ve ideal ölçülere göre basen
bölgesinde yüzde 20’sinin olması gerekirken, anne, hala veya teyzede bu
oran yüzde 60 ise, aldığımız her 100 gramın 60’ı basene gider ve
basenli görüntünüz olur.
Ancak iş kilo vermeye geldiğinde
hepimiz genetik yapımızdan bağımsız olarak, her bölgemizden simetrik ve
eşit kilo veririz. Bu durumda 100 gram alırken, 60 gram almış basenimiz
de incelmiştir ama sadece diğer bölgeler gibi 10 gram. Geri kalan 50
gramı da eritmek için kilo vermeye devam ettiğimizde ise her yer bu
ölçüde incelmış ve aslında baştan sevmediğimiz basenli görüntü
formatının küçük modeli, yani başka bir anlatımla armut formundayken
küçük armut formunda olmuşuzdur ve istemediğimiz bölgeler de
gerektiğinden fazla eridiği için yüzümüz, göğsümüz ya da popomuz hacmini
çok fazla kaybetmiş ve çökmüştür.
Aklınıza gelen ikinci
seçenek ise genelde spor yapmak oluyor. Bölgesel sorunumuz olan kısmı
çalıştırarak eritmeye çalışıyoruz. Evet spor yaparak yağ atılır, ancak
bu yağ istediğimiz bölgeden değil yine zayıflamada olduğu gibi her
bölgeden eşit çözünür. Dolayısıyla bölgesel incelme gerçekleşmediğinden
görünümde çokta değişen bir şey olmaz.
Kendi kendine bölgesel
incelme, şekillenme ya da zayıflama mümkün olamadığı için en kolay ve
ekonomik çözüm olarak bu aşamadan sonra önümüze sayıları binleri bulan
bölgesel zayıflama yöntemleri ve cihazları çıkar. Bunlar çoğu zaman
doktor olmayan ya da branşı estetik cerrahi olmayan kişilerce uygulanır
veya önerilir. Ancak insan vücudu cihaz ve yöntem adı ne olursa olsun
dışarıdan temasla ya da iğne yaparak eritildiği iddia edilen yağları
böbreklerden idrarla atamaz, çünkü böbrekler yağ, protein ve
karbonhidrat atmazlar. Yine başka bir anlatımla ifade edecek olursak bol
bol su içsek dahi idrarla yağ kaybedemeyiz. Bazı bu tarz, dışarıdan
temasla uygulanan cihazlar ve enjeksiyonlar çok az bir miktar yağ
hücresine zarar verebilir ve tahrip olan cüzi miktardaki yağ vücudun çöp
toplama sistemi yani lenfatikler tarafından ortadan kaldırılacaktır.
Ancak çok küçük ve anlamsız miktardır bu,ve kesinlikle harcanan zamanın
paranın ve güven kaybının karşılığı değildir.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder